Panel: “Türk dış politikasının teoriye ihtiyacı var mı? Disiplin-pratik arasında diyalog arayışları”
Dışişleri Bakanı Başdanışmanı ve SAM Başkanı Nuh Yılmaz'ın moderatörlüğünde Bakanlık'ta düzenlenen panele, Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden Prof. Dr. Ersel Aydınlı, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümünden Prof. Dr. Meliha Altunışık ve Kırıkkale Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden Prof. Dr. Haluk Özdemir konuşmacı olarak katıldı.
Panelde, Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay, Bakanlık mensupları, akademisyenler ve çok sayıda dinleyici de yer aldı.
SAM Başkanı Yılmaz, burada yaptığı konuşmada, bu panelin "açılış" olduğunu ve bu tarz etkinliklere devam edeceklerini belirterek katılımcılara ve panelistlere teşekkür etti.
SAM olarak yeni düşüncelerden yararlanmak istediklerine işaret eden Yılmaz, panelde uluslararası ilişkilerdeki kavramların ihtiyaçları çözmedeki yerinin konuşulacağını kaydetti.
Yılmaz, panel serisinin düzenlenmesinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın da desteği olduğunu vurguladı.
Pratik-teori ilişkisi
Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden Prof. Aydınlı, panelin düzenlemesi konusunda SAM yetkililerine teşekkür ederken panel konusunun akademisyenlerin "hep aklında olan bir mesele" olduğuna atıfta bulundu.
Pratik ile teorinin birleştirilmesi konusunun sadece uluslararası ilişkiler disiplininde değil, bütün disiplinlerin temel meselelerinden olduğuna dikkati çeken Aydınlı, bu birleştirmeye büyük ihtiyaç olduğunu aktardı.
Aydınlı, Türk dış politikasına "teori"nin lazım olduğunu ancak teoriden ziyade "kavram"a ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Teorinin anlamaya, kavramın ise anlamaya ve anlatmaya yaradığını vurgulayan Aydınlı, kavramın hayata daha yakın olduğuna işaret etti.
Ersel Aydınlı, uluslararası ilişkiler teorilerinin "krizde" olması ve siyasete etkisine ilişkin, "(Teoriler) Ne çok izah edebiliyor ne çok tahmin edebiliyor ne çok da daha önemlisi etkide bulunabiliyor." dedi.
Teorilerle ilgili bu durumun farklı aktörlerde geçerli olduğunu kaydeden Aydınlı, "Aslında bu krizin temel sebeplerinden bir tanesi de pratikten kopuk sadece bir entelektüel egzersiz olarak da geliştirilmiş olması." değerlendirmesinde bulundu.
Aydınlı, pratik kısmında da sorun olduğunu aktararak pratikte krizi "günlüğün ötesine geçememe ve savrulamama" olarak nitelendirdi.
Pratikte "tutarlılık" sorunu olduğunu söyleyen Aydınlı, pratik ile teori arasında karşılıklı ihtiyaç olduğunu belirtti.
Aydınlı, akademide teorinin "ithal" edildiğini kaydederek teorinin batıda üretilen bir olgu olarak algılandığını vurguladı.
"Teori tartışmaları krizde"
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümünden Prof. Altunışık ise panelin önemli bir konuyla başladığının altını çizdi.
Teori tartışmalarının "krizde" olduğunu söyleyen Altunışık, "Buna cevaben çeşitli açılımlar yapılmaya çalışılıyor." diye konuştu.
Altunışık, küresel uluslararası ilişkiler ve küresel tarih çalışmaları gibi alanların ortaya çıktığını aktararak teorinin zamandan ve mekandan bağımsız olmadığını ve farklı deneyimlerini yansıttığını söyledi.
Pratik-teori ilişkisinin de tartışılan konulardan biri olduğuna dikkati çeken Altunışık, 2000 sonrasında uluslararası ilişkilerde "pratik dönüş" akımının ortaya çıktığına işaret etti.
Meliha Altunışık, Türk dış politikasını kavramsallaştırırken, Türkiye'nin nasıl bir aktör olduğu sorusunu sorduklarını belirterek "eşiktelik" kavramına değindi.
Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde nasıl bir aktör olduğunun tanımlanmasının önemine işaret eden Altunışık, Türk dış politikası çalışmalarında ilk başta incelenmesi gereken konulardan biri olduğunu vurguladı.
Altunışık, Türkiye'nin "eşiktelik" özelliğinin Türkiye'ye "ilişkilendirici ve birleştirici" rolleri de getirebileceğini aktardı.
Türkiye'nin coğrafi konumu ve tarihi dolayısıyla da orta büyüklükteki güçler arasında başka bir kategoride de değerlendirilebileceğini belirten Altunışık, karşılaştırma ve kavramsallaştırma ile çalışmanın önemine işaret ederek, bunların artması gerektiğini kaydetti.
Kavramların ikna aracı olarak kullanılması
Kırıkkale Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden Prof. Dr. Özdemir de teori-pratik ilişkisinin önemine işaret ederek teorinin "biraz soyut" kalabildiğini söyledi.
Teori ve pratik arasındaki bağlantıyı "kavramın" sağladığını aktaran Özdemir, "Önce kavramlar üreterek, kavramsal düzeyde anlamaya başlamamamız, çalışmamız gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Özdemir, kavramların olmaması durumunda verilmek istenen mesajın "çok küçük bir kısmının" karşı tarafa aktarılabileceğini belirterek kavramların ikna aracı olabileceğine dikkati çekti.
Uzun vadeli ve tutarlı dış politikalar izlenebilmesi için bunun mutlaka kavramsal çerçeveye oturtulması gerektiğinin altını çizen Özdemir, dış politika doktrinlerinin yapılmak istenen hareketin kavramsallaştırılması olduğunu söyledi.
Haluk Özdemir, Türkiye'nin çok değişken bir coğrafyada bulunduğuna değinerek beklenmedik zamanlarda krizlerin meydana gelebildiğini söyledi.
Bu değişken ortamda teori yapmanın kolay olmadığına vurgulayan Özdemir, yakın bölgedeki süreklilik eksikliği ve istikrarsızlık gibi sorunlara işaret etti.
Özdemir, dünyadaki en önemli olayların çoğunun Türkiye'nin etrafında olduğu değerlendirmesini yaparak, bunun sürekliliğin oraya çıkmasını engellediğini aktardı.
Türkiye'nin jeopolitik konumunun da değiştiğinin altını çizen Özdemir, Türkiye'nin, birbirinden farklı uluslararası ilişkiler anlayışına sahip olan komşuları olduğunu anlattı.
Özdemir, Türkiye'nin, doğu ile batının kesişim noktasında olan ve imparatorluk geçmişi olan bir ülke olarak, bütünü anlama ve karşıtları sentezleme çabasıyla uluslararası ilişiklere dair "özgün" yaklaşımlar ortaya çıkarabileceğini de sözlerine ekledi.
Panel, soru-cevap bölümüyle sona erdi.